16 Kasım 2014 Pazar

Marka ve para

Dünyayı ilgilendiren ve kimsenin elini eteğini çekemediği yegâne somut şeyin para olduğu bir gerçek. Peki neden hiç birimiz onu kullanmayı bırakamasak da kullanmayı azaltamıyoruz? Böyle gelmiş böyle gider de diyebilirsiniz, money money money de diyebilirsiniz, bi sen mi kaldın kurtaracak dünyayı da diyebilirsiniz ki konu hiçbirisi değil.
Yıllardan beri -özellikle sanayi devriminden beri- para ve pazar, sektörleşme ve markalaşma en büyük rekabetler arasına girdi. Bizler de rekabetin kontrolörleri olmasak da bu alanlara maddi katkı sağlayarak yönlendirici unsurlardan biri haline geldik. Şuan gençler başta olmak üzere  (sosyalist geçinen tayfa dahil) çoğumuz  marka ürünlerin ya alıcısı ya da seyredicisi yahut alkışlayıcısı, hayranı konumunda. Ben bunlardan değilim deyip sivrilik yapmaya gerek yok. Ben de bunlardan biriyim. Çünkü bizleri buna o 'kontrolörler' diye bahsettiklerim itiyor. Reklamları, hammaddeyi pahalılaştırarak ucuza satış yapmayı engellemeleri, ucuz hammadeninse kalitesiz oluşu sonra da onları almayın bakın onlar sağlıksız demeleri. Sonra biz de "Aman canım üç kuruş fazla olsun kalitelisi olsun " diyip döngüye katılıyoruz. Ee nedir önerin derseniz; yapılacak pek bişey olduğu söylenemez. Dünyanın düzeni bu ama ihtiyaçlarımız ölçüsünde minimum para kullanmak ; lükslerimiz ölçüsünde maksimum para kullanmaktan iyidir der geçerim.


Posted via Blogaway